
Mikronutrient eksiklikleri
Kronik hastalıkların önlenmesi amacıyla mikronutrient takviyelerinin rutin ve ayrım gözetmeksizin kullanımı, mevcut bilimsel kanıtların yetersizliği nedeniyle önerilmemektedir.
Vitamin D
ABD'de D vitamini eksikliği, en yaygın mikronutrient eksikliklerinden biridir. Güneş ışığından yeterince faydalanmamak ve düşük süt tüketimi, ciddi eksiklikleri öngören davranışlardır. D vitamini içeren iyi besin kaynakları yalnızca yağlı balıklar, yumurtalar ve süt ürünleri ile kahvaltılık gevrekler gibi takviye edilmiş gıdalardır.
D vitamini biyobelirteci olan 25-hidroksivitamin D serum konsantrasyonları için kesin eşik değerler konusunda hâlâ tartışmalar vardır. Ulusal Tıp Akademisi (2015 öncesinde Tıp Enstitüsü olarak bilinirdi), Ulusal Osteoporoz Vakfı ve Amerikan Geriatri Derneği, 30 nmol/l’den düşük seviyeleri eksiklik olarak tanımlar. Çoğu insan için 50 nmol/l yeterli görülürken, Endokrin Derneği kemik ve kas sağlığı için faydaları en üst düzeye çıkarmak adına 75 nmol/l'lik bir seviye önermektedir. Ulusal Tıp Akademisi, 1–70 yaş arası kişiler için günlük 600 IU ve 71 yaş üzeri için 800 IU D vitamini alımını önermektedir.
ABD'de 25.000 kişiyi kapsayan ve günde 2000 IU D vitamini veya plasebo verilen 5 yıllık bir çalışmada, D vitamini takviyesi kanser, kalp hastalığı, depresyonu önlemede ya da kemik mineral yoğunluğunu koruma ve kırıkları önlemede fayda göstermemiştir. Ancak, güncellenmiş bir meta-analiz, takip süresinin ilk 2 yılı hariç tutulduğunda D vitamini takviyesinin kanser kaynaklı toplam ölümleri %25 oranında azalttığını göstermektedir. D vitamini takviyesinin diyabet, otoimmün hastalıklar ve bilişsel işlevler üzerindeki potansiyel faydaları hâlen araştırılmaktadır.
Yetişkinler için günde 4000 IU'ya kadar D vitamini güvenlidir, ancak daha yüksek dozlar böbrek taşı, halsizlik ve sindirim problemleri riskini artırır. D3 vitamini takviyesi, D2’ye kıyasla serum 25-hidroksivitamin D seviyelerinde daha büyük ve uzun süreli artış sağlar; ancak her iki form da etkilidir.
Anne sütünde D vitamini düşüktür ve Amerikan Pediatri Akademisi, 12 aydan küçük bebeklerin günde 400 IU D vitamini almasını önermektedir; ancak bu tavsiyeye uyum oranı yalnızca %27’dir.
Vitamin B12
B12 vitamini yalnızca süt, yumurta ve balık gibi hayvansal kaynaklı gıdalarda bulunur. Bu nedenle, veganizm gibi en katı vejetaryenlik türünü uygulayan kişilerin takviye alması veya B12 ile zenginleştirilmiş gıdalar (örneğin takviye edilmiş kahvaltılık gevrekler) tüketmesi gerekir.
Bu tür gıdaların düzenli tüketimi, düşük serum kobalamin (B12) seviyeleri görüldüğünde öncelikli olarak sorgulanmalıdır. Yalnızca veganlar değil, yumurta ve süt ürünleri tüketen lakto-ovo vejetaryenler de B12 eksikliği riski altındadır. Ayrıca, hayvansal gıda tüketiminin sınırlı olduğu düşük ve orta gelirli ülkelerde düşük B12 seviyeleri yaygındır. Annelik döneminde B12 eksikliği, fetüste yetersiz B12 depolanmasına ve anne sütünde düşük B12 konsantrasyonlarına yol açabilir; bu da bebeklerde ciddi ve kalıcı gelişimsel gecikmelere neden olabilir. Yaşlı bireylerde B12 eksikliği daha yaygındır. Bu kişiler, B12'yi düzenli gıdalardan çok takviyelerden ve zenginleştirilmiş tahıllardan daha iyi emebilir; çünkü gıdalardan B12'nin salınımı için gerekli olan mide asidi üretimi azalır. Malabsorptif (emilim bozukluğu) hastalığı olanlar ve mide bypass ameliyatı geçirenlerde B12 eksikliği riski daha yüksektir. 500–1000 µg gibi yüksek dozların %1’lik pasif emilimi bile, bağışıklık sistemi kaynaklı pernisiyöz anemi hastalarında zamanla düzeyleri iyileştirebilir.Hızlı takviye için tercih edilen kas içi enjeksiyonlardır dozlar ve düzenli serum takibi ile değiştirilebilir. B12 takviyesinin yaşlılarda bilişsel gerilemeyi önleyip önlemediği hâlen tartışmalıdır.
Demir
ABD’de anemi (düşük hemoglobin düzeyi), çoğunlukla demir eksikliğinden kaynaklanır. Gebeliğin son dönemlerinde demir eksikliği oranı %30'a kadar çıkabilir. Serum ferritin seviyesi, demir depolarının bir göstergesidir ve hematolojik değişiklikler başlamadan önce kötü demir durumunu saptamak için kullanılabilir. 12–21 yaş arası kadınların yer aldığı NHANES verilerinin bir analizinde, ferritin eşik değeri 15 µg/litre alındığında bu grubun %38.6’sında demir eksikliği tespit edilmiştir. Eşik değer 50 µg/litre alındığında ise bu oran %77.5’tir. Ancak demir eksikliği anemisi yalnızca % 6.3 oranında görülür.
Başlıca nedenler arasında aşırı adet kanaması, gebelik ve erken çocuklukta artan demir ihtiyacı ve hayvansal kaynaklı iyi emilen hem demiri içermeyen diyetler yer alır. Takviyelerde en iyi emilen form ferro demir olup, kadınlar için genellikle günde 18 mg demir bunu sağlar. Günde 45 mg ve üzeri demir alımı kabızlık ve bulantı riskini artırır.
Anne adayının gebelikteki demir düzeyi, bebeğin doğumdaki demir depolarını etkiler; yetersizlik durumu düşük doğum ağırlığı riskini artırır. Göbek kordonunun geç kesilmesi, yenidoğana demir geçişini artıran etkili bir yöntemdir. Amerikan Pediatri Akademisi, demir içeren tamamlayıcı gıdalar tüketilene kadar bebeklere ağırlık başına günde 1 mg oral demir takviyesi önermektedir.
Düşük ve orta gelirli ülkelerde anemilerin yalnızca %50’si demir eksikliğine bağlıdır; sıtma, parazitler ve hemoglobin bozuklukları gibi diğer faktörler bu ülkelerde rol oynar. Diğer mikronutrient eksiklikleri (A vitamini, B12 vitamini ve folat gibi) küresel anemi yüküne daha az katkıda bulunur. Bu nedenle, bu ülkelerdeki yüksek anemi oranları hem çözülmesi zor hem de yeterince anlaşılamamış durumdadır.
Folat
ABD’de 1998’den bu yana buğday unu ve pirinçte zorunlu, 2016’dan beri ise mısır unu içinde folik asit takviyesi bulunması, nöral tüp defekti görülme sıklığını büyük ölçüde azaltmıştır. Günümüzde folat eksikliği oldukça nadirdir.
Folik asit (takviyelerdeki formu) için üst alım limiti 1000 µg/gündür; çünkü daha yüksek alımların B12 durumunu olumsuz etkileyebileceğinden endişe duyulmaktadır.
Antioksidanlar
Antioksidanlar (C ve E vitaminleri), kanser, kalp hastalığı ve diğer kronik hastalıkların riskini azaltma yönünden randomize kontrollü çalışmalarda test edilmiş, ancak bu tür faydalar bulunamamıştır. Aksine, klinik çalışmalar yüksek doz A vitamininin (dolaylı bir antioksidan) kalça kırığı ve prostat kanseri riskini artırdığını göstermiştir. E vitamininin de solunum yolu enfeksiyonları, prostat kanseri ve ölüm gibi olumsuz etkileri vardır. Buna karşın, C ve E vitaminleri, çinko, bakır, lutein ve zeaksantin içeren kombinasyon takviyelerinin, yaşa bağlı makula dejenerasyonu olan hastalarda görme kaybı hızını yavaşlattığı gösterilmiştir.