Epikuros’un sorusu
Neden korkuyorsunuz? Tanrıdan mı, kaderden mi, ölümden mi? Evren atomların dansı ile varlığa gelirken, Tanrı bir köşede seyir eyler sadece, ne dünya ile ne insan ile işi olmaz, diyor Epikuros, o halde Tanrıdan korkmak niye? Atomlar raks eylerken hiç mi hata yapmaz, yapar elbet; evren rastlantılar ile vücuda gelirken, insanın; kör kaderin oyuncağı olacağına inanmak niye? Ölüme gelince; gülümsüyor Epikuros; var olduğunuz sürece ölüm yok, ölüm geldiğinde de siz yoksunuz, o halde ölümden korkmak niye? Korkuları böylelikle alt ettiğimize göre, haz dolu bir yaşamın sırrını vermeye hazırım sizlere…
Hellenistlik döneminin ilk büyük felsefe okulu Epikürosçu Okul, bu okulun kurucusu da (M.Ö.341–270) Epikuros’dur. Bir bahçe içindeki evinde dostlarıyla birlikte yaşayan filozof, derslerini de bu bahçe içinde gezinerek vermiş, sebzesini meyvesini bahçesinde yetiştirip, dostlarıyla yediği yemeklerden ayrı bir haz aldığını ve dostluğa verdiği önemi
”Bir şey yiyip içmeden önce, ne yiyip içeceğinizi değil, kiminle yiyip içeceğinizi düşünün;çünkü yanında arkadaşı olmaksızın yemek yemek ancak bir aslana ya da kurda mahsustur.”
sözleriyle dile getirmiştir.
Epikuros’un okulu; din, dil, ırk, cinsiyet ayrımı yapmaksızın kapılarını herkese açmış, insanların boş inanç ve kuruntulardan kurtularak, mutluluğa nasıl ulaşacakları, felsefesinin ana gayesi olmuştur. Aslında Epikuros’a göre felsefe yapmak, mutlu olmanın tek yoludur. Yine O’nun sözlerine kulak verelim.
“Felsefe yapmaya henüz hazır olmadığını ya da felsefe yapacak yaşı çoktan geçtiğini söyleyen adam, mutlu olmak için çok genç ya da çok yaşlı olduğunu söyleyen bir adama benzer.”
İnsanların doğa üstü tanrı figürlerinden, ölümden ve kaderden korktuğunu gözlemleyen düşünür, bizlerin doğruyu bulmamıza yarayacak, doğru düşünmenin ölçüsü olan mantık bilimine, doğa olaylarının doğal nedenlerini anlamamıza yarayacak fizik bilimine ve en nihayetinde nasıl yaşamamız, nerede ne şekilde davranmamız gerektiğini gösterecek olan ahlak bilgisine ihtiyacımız olduğunu söyler. Bilgimiz arttıkça, korkularımız da yok olacaktır.
Epikuros da tıpkı Demokritos (bakınız; Tanrıyı Öldüren Filozof Demokritos ) gibi bir atomcudur. O’na göre de var olanlar sadece atomlar ve boşluktur. Her şey atomlardan meydana gelmiştir. Atomlar; ağırlıkları farklı, büyüklükleri aynı olan yapı taşlarıdır. Demokritos atomların zorunlulukla hareket ettiklerini söylerken, evrenin oluşumunda rastlantıya yer bırakmamış, her şeyin belirli kaidelerle meydana geldiğini kastetmiştir. Oysa ki Epikuros bu konuda Demokritos’tan farklı düşünür. Atomlar aşağıya doğru düşüşlerinde sapmalar gösterebilirler. Özetle evrenin oluşumunda rastlantıya yer vardır. Atomların hareketlerinde bile değişkenlik olabiliyor ise, insanın; kaderin boyunduruğunda, özgür iradeden yoksun olduğunu düşünmek anlamsızdır.Böylelikle doğanın gizemlerinden yola çıkarak insanların kaderden korkusunu alt etmiş olduğunu düşünür Epiküros.
Peki ya Tanrı? Filozofun aklını kurcalayan en önemli sorun “kötülük” problemidir.
Önümüzde üç ayrı önerme vardır.
• Tanrı mutlak kudret sahibidir.
• Tanrı tamamen iyidir.
• Kötülük vardır.
Epikuros’un sorusu
. Tanrı kötülükleri yeryüzünden kaldıra bilir mi? Veya kaldıracak mı? Veya istese de kaldırabilir mi?; Yoksa bunu yapmaz mı?, Yoksa yapmayacak mı, veya nihayette tanrılar hem yapabilir ve hemde yapmak istiyorlar mı?
Eğer Tanrılar yeryüzünden kötülükleri kaldırmak istiyorlar, kaldıramıyorlar ise o zaman onlar herşeye gücü yeten değillerdir.
Eğer yapabilir de, yapmak istemiyorlarsa o zaman onlar iyilik sever değillerdir.
Eğer onların kötülüğü kaldırmaya ne güçleri ne de istekleri varsa o zaman onlar ne herşeye gücü yeten, ne de iyilikseverdirler.
Ve son olarak
Eğer Tanrı’lar kötülüğü kaldırma gücüne sahipseler ve kaldırmayı istiyorlar ise o zaman kötülük nasıl ortaya çıkmıştır?
Bu önermelere tek tek bakıldığında hepsi doğrudur, ancak üçünü bir arada düşündüğümüzde, bir çelişkinin oluştuğunu fark eder Epikuros. Belki de bu sorunu çözmek için, ya da çözmek ile uğraşmamak için, tanrının da atomlardan oluştuğunu, evrenin boşluğunda kendi köşesinde mutlak iyiliği ile durduğunu, ancak ne dünya ne de insanlarla ilgilenmediğini söyler. Böylelikle insanların tanrıdan korkmalarına da gerek kalmayacaktır.
İnsanın bedeni gibi ruhu da atomlardan oluşmuştur. Ruhun dört bölümü vardır. Ateş, soluk, hava ve adlandırılamayan dördüncü öge. Ruh; insanın tüm bedenine, kaslarına, kemiklerine, sinirlerine yayılmıştır. Ve insanoğlu öldüğünde bedeni gibi ruhu da parçalara ayrılır ve yok olur. O halde;
“Var olduğumuz sürece ölüm ortada yoktur, ölüm geldiği anda da biz artık yokuz.”
Böylelikle insanları korkularından kurtaran. Epikuros, ardından nasıl yaşamamız gerektiğini anlatır. Kirene. Okulu ve Aristippos’un felsefesinden (bakınız:Yaşamak Haz Vermeli İnsana) esinlenerek, yaşamın haz veren yanına dikkat çekmekte ancak haz ile acılardan kaçınmak anlamındaki negatif hazzı vurgulamaktadır.
İnsanda hazları doğuran üç tür arzu vardır.
Zorunlu ve doğal arzular.
Doğal ancak zorunlu olmayan arzular.
Ne doğal ne de zorunlu olan arzular.
Hazları da ikiye ayıran Epikuros; ruh ve zihin dinginliği sağlayan kalıcı hazlara statik haz, daha çok bedene hitap eden geçici hazlara ise dinamik hazlar demektedir.
Epikuros’un hazcılığı, doğal ve zorunlu arzularımızı tatmin ettiğimiz, dostlar ile bilge ilişkiler kurabildiğimiz bir hayattır. O yaşadığınız bir hazzın arkasından acı duyacaksanız, o size gerçek mutluluğu veremez diye düşünmektedir. Bu; iştahla, arzuyla yediğimiz bir çikolatalı pasta sonrasında, veremediğimiz kilolar nedeniyle. suçluluk hissetmemize benzer. Eğer bir anlık doyum, akabinde acı hissettiriyor ise, o gerçek haz değil, gerçek mutluluk değildir.
İnsanoğlu; kaderini kendi seçimleri ile yönlendirebiliyor ise, mutluluk da tercihlerimizin sonucudur. Hayatta dengeyi bulmak, maddi ve manevi arzulara gerektiği ölçüde yer açmak gerekir. Çoğunlukla maddi arzular, eşyaya sahip oluncaya kadar doruk noktasında iken, eşyaya sahip olunması ile birlikte zamanla söner, oysaki manevi tatminler çok daha uzun sürelidir. Ancak. son kertede hayat bir dengedir, ne salt maneviyat, ne de salt maddiyat mutluluk nedeni olabilir.
http://felsefe-alemi.blogspot.com/2015/04/epikuros-epicurus.html (yazarı bulamadım)