Apollon ve Dionysus;
Eski yunanda Apollon altın bir lir çalar. Gümüş yayıyla oku en uzağa o atabilir; okların tanrısıdır. Tıbbı insanlara o öğretmiştir; hekimliğin tanrısıdır. Asla yalan söylemez; ışığın, gerçeğin ilham ve vicdanın tanrısıdır. Ölçülü davranmak, kendine hakim olmak Apollo’nun özellikleridir. Apollian düşünce Schopenhauer’a göre bireysellik prensibine dayanır. Apollon bir problemi çözmek için, bilgileri ayrıştırarak ve sorunu oluşturan öğeleri göz önüne alarak sonuca varmak için yürütülen sistematik düşünme tarzını uygular yani analitiktir. Yine akıllı ve akılcı düşünme sistemi ile yani rasyonel düşünce ile akıl ve mantık ilkelerine uygun olarak tutarlı, düzgün ve geçerli olarak hareket eder. Seçkin bireyselliğe dair her şey Apollona aittir. Kendini bilmek, ölçülü olmak, rasyonel düşünce bunların hepsi Apollona aittir. İşte Mabette öğrendiğimiz mükemmel insan bu olmalıdır. Nietche ye göre fırtınanın ortasında bir teknede sakince Lir ini çalar Apollo. İdeal bir insandır, çalgısını en iyi o çalar ancak mükemmel notaları çalsa bile insanların ruhunu alevlendirmeyi, sokaklara döküp dans ettirmeyi beceremez.
Dionysus ise sarhoşluğun ve çılgınlığın, içki ve kendinden geçme tanrısıdır. Schopenhauer göre Dionysus varoluşun bütünselliğine, doğadan gelen “İstenç” kavramına uyuyordu. Schopenhauer’a göre bu istenç akılsız, bilinçsiz bir öze sahipti ve kendisini fenomenler dünyasında gösteriyordu. Bütün görünenlerin kaynağıydı. İnsan bedeni de onun eseriydi. Aklın denetimde olmayan bu istenç, insanları parmağında oynatıyor ve geçici tatminlerle veya ulaşılamayan hayâllerle, insanı hiçbir zaman dışına çıkamayacağı bir bıkkınlık ve acı döngüsüne sokuyordu. Mükemmel olmasa da Dionysus insanları peşinden sürüklüyor, doğa ile bütünleşip insanların ruhuna hitap ediyor, sokaklara döküyordu.
Apollo ve Dionysus karşıtlıklar içeriyordu.
Apollo düşünen
Dionysus duygusal
Apollo kendine hakim olan
Dionysus tutkulu
Apollo düzenli
Dionysus kaotik
Apollo hayal etmek
Dionysus kendini kaybetmek
Apollo bireysellik prensibi
Dionysus varoluşun bütünlüğü
Apollo insana, düzen ve kültüre önem vermek
Dionysus doğayı kutsamak
Plastik ve görsel sanatlar
Dionysus müzik
Nietche; trajedinin doğuşu;
Nietche Apollon’un ideal insan olmasına rağmen yaratıcılığının sınırlı olacağını, Apollonun bireyselliğinin Dionysus istenç ve kolektifliği ile birleşerek yaratıcı olacağını savunur. İnsanın Apollona yaklaştıkça kendi doğasından kopmaya başlar, Apollon’un eleştirel rasyonel düşünce kuvveti ile yaratıcı sezgisel Dionysus’un kuvveti bir araya gelmesi ile gerçek sanatın ortaya çıkacağını söyler.
Apolon’un yüce bilgisi ve ışığı ile çaldığı lir pek dinleyici bulmaz iken, Dinosyus un basit çalgılarla yaptığı türküler büyük topluluklara yayılmakta, dilden dile akmakta insanlara coşku ile ilham vermekte idi. Bireysel aydınlığı, yaratıcı istencin ilhamı ile birleştirmek yani Apolon ile Dionysus bir araya getirmek aklı tek den bütüne yaymak olabilir mi?
Mavi gözlerini boğazın parıldayan sularına dikmiş, saçları rüzgârda dalgalanıyordu, koca gemilerin bacalarından tüten dumanlar boğazın üstünü sis bulutu gibi kaplamıştı, rakısından bir yudum aldı, kulağına uzaklardan bir sazın çaldığı ağıtın hüzünlü sesi geliyordu birden içinde hüzünlü bir fırtınanın koptuğunu hisseti ve haykırdı “Geldikleri gibi giderler”. Hangi rasyonel düşünce, günün son teknoloji ürünü olan savaş gemileri ile dolu boğaz manzarasında, ülke dünyanın süper güçleri tarafından işgal edilmiş, yönetimi, ordusu esir alınmışken böyle bir karar verebilirdi. Bu bir çılgınlık, kendini kaybetmişlik değil mi idi. Destanlar böyle yazılır. Apollonun aklı Dionysus un çılgınlığı.
Efsane burada bitmez, devrimlerle devam eder. Atatürk’ün sofralarını eleştirenlere, büyük devlet konularının, devrimsel fikirlerin son hallerinin sofralarda aldığını söyleyenlere cevap olarak ; Apollonun yaratıcı dehasının Dionysus sofralarında son şeklini aldığını söylemek yanlış mıdır? Gereğinde içkisini içen, musiki ile zeybek oynayan, güreş tutan o büyük insanın, bireyden halka, tek den evrene yarattığı bu Cumhuriyetin temeli böyle atılmamışımıydı?
Kofiçyus der ki; “Dans etmeyi bilmeyene kılıcı teslim etmeyeceksin”
Doğru bildikleri yoldan ilerleyen, kendilerine öğretilenleri sorgulamadan doğru kabul eden, gelenekleri sorgulamadan uygulayan günümüzün tutucularının yaratıcılıktan uzak sığ politikaları, dans etmeyi bilmemelerinden kaynaklanıyor olabilir mi?
Apollonun ideal insan olduğu doğrudur ancak yeterlimidir, Ejderhalarla savaşacak şövalyeler için Dionysusun yaratıcı çılgınlığına ihtiyaç yok mudur? Yaratıcılık akıllı bir sarhoşluk sonucu ortaya çıkmaz mı?
Apollon kendini bilmek ise Dionysus kendinde kaybolmaktır. Akıllı Apollon ile serseri Dionysusun birbirine ihtiyacı olduğunu anlamaması; akıl, mantık ve ilmin zaman zaman neden çıkmaza girip ortaya başarılı ürün çıkaramadığının bence en iyi açıklamasıdır.